27 Mayıs 2008 Salı

dört.

ona seslenen adam da içeride gördüğü diğerleri gibi kısacıktı. birbirine girmiş saç ve sakalları yere değiyordu, papyonu kaymış, üstü başı toz içindeki takım elbisesi ise üzerine boldu. ramon’dan cevap beklemeden konuşmaya başladı, bu atölye’dekilerin ortak bir özelliği olmalıydı: “bugün nasılsınız efendim? hava güzel değil mi? sizin için üç tane kitap ayırdım hangisiyle başlamak istersiniz? aslında bence bu olmalı, yok yok şu, hah evet işte.”  

0 yorum: